kaval maval turna zurna
Antropoloji, pek çoğumuz için "ne idüğü belirsiz" bir bilim dalı. Hoş, benim için de çok bir farkı yok. Yalnızca biraz merakım var kendisine, biraz platonik ve gelgitli bir şekilde ilerliyor ilişkimiz. Antropoloji, bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere, ademoğlu bilimidir efendim. Kelimenin tam manasıyla, ademoğlunu onun başlangıcından itibaren tutup inceler.
Efendim lafı uzatmayalım. Antropoloji ademi incelediğindendir, ademe özgü türlü acayiplikler barındırır. Bunlardan bir seçmece yapmak hoş dururdu elbette, ama bu manzara için hepisini bir yerden seçeceğimiz bir katalog ne yazık ki bulunmamakta. Benim gibi "dağınık" bir hafızaya sahip olanlar da bilirler ki, bir konuya dair herşeyi istemediğiniz zaman hatırlayabilseniz de istediğinizde asla hatırlayamazsınız. O yüzden, şu anda farklı konularda yazmayı istesem de, bugün size insanın müzik geçmişinden bir kısa bilgi verebileceğim yalnızca.
Üç delikli kırık bir parça. Fakat bu, günümüz insanının birikiminin altından kalkamayacağı bir iş değil ! Nitekim, bilimciler araştırmışlar ve bulmuşlar ki, bu kavalcağız modern diyatonik ölçek ile paralellik gösteriyor ! Deliklerin birbirlerine olan uzaklıklarının eşit olmayışı, zaten bir ölçeklendirmenin yapıldığını açıkça gösteriyor ve bu ölçek ise, 42 cm olduğu tahmin edilen bu enstrümanın şu şekilde bir yapıya sahip olabileceğini düşündürmüş bilim adamlarına [1] :
Velhasıl, bu müzik işleri çok eskilere dayanıyor efendim. Ademoğlunun mazisi, bugünü üzerinde inanılmayacak tesirlere sahip. Baksanıza, homo sapiens şöyle dursun neanderthal adem dahi kaval çalmış koyun otlatmış. O neanderthal atalarımızın kemiğe deldiği delikler, bugünkü kültürümüzü dahi etkilemiş, nota sistemlerimizi belirlemiş. Sahi, bugün kullandığımız notaların nereden geldiğine dair bir yazı da yazsam fena olmayacak.
0 yorum:
Yorum Gönder