tag:blogger.com,1999:blog-42800393519833054182024-03-13T19:21:57.156+03:00acâyiphânetüm kediler kedilere benzerUnknownnoreply@blogger.comBlogger22125tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-20262875296726285842012-04-14T00:33:00.000+03:002012-04-14T00:33:52.636+03:00hiçFriendfeed'de karaladığım ve ileride dönüp bakmak isteyeceğim birşeyleri buraya da almaya karar verdim:
"Ona göre insan ruhunun en az tahammül edebileceği şey, -belki daha ötesi olmadığı, kendimize mühlet vermeden yaşamağa mecbur olduğumuz için olacak- saadettir. Istırabın içinden geçeriz. Tıpkı çalılık, taşlık bir yolda yürür, bir bataklıktan kurtulmağa çalışır gibi ondan sıyrılmağa Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-68252014392131287322011-10-20T02:22:00.002+03:002011-10-20T02:23:57.350+03:00soğuk gecede
bu gece soğukbuğulu camda belirli belirli şekilleranlar yakalıyor ensesinden insanınoturtuyor kucağına, bak edepsiz !her sonbahar aynı şarkıçocuktum, küçüldümbüyüdüm, unuttumbulutu üstünde tüten çaylaryahut vapurlaradını anmak istemediğim o şehirsarhoş yılışık sokaklarıyla işte o şehiryollarında yüzdüğümüz, tepelerinden ışık süzdüğümüzgecenin mayhoşluğu acılı şalgam rengiberlin duvarıyla doğum Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-66867697596559842042011-08-05T00:07:00.000+03:002011-08-05T00:07:35.479+03:00yekpare zamanlar, parçalanmış insanlar (A. Hamdi ve Huzur - 1)"Fakat harp, hatta gidenler için bile sade ölüm değildi. Tek başına ölüm basit bir şeydi. Bazen insan ona en son çare diye bakabilirdi. Kaç defa Mümtaz, tıpkı, şurada sekiz, on kulaç su kaldı; ayaklarım karaya bastığı, kollarım toprağı kucakladığı zaman btün yorgunluklarım bitececk diye düşünen bir yüzücü gibi, onu bir selamet topraği, geçilmesi lazım bir karşı yaka gibi görmüştü. Bu, herkesUnknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-44182874047092102822010-12-01T01:42:00.004+02:002010-12-01T01:48:31.598+02:00Ahmet Hamdi ve Bergson'un ZamanıŞu sıralar yeni keşfettiğim ve bundan büyük pişmanlık duyduğum Ahmet Hamdi Tanpınar'ın zaman konusunda söyledikleri üzerine bir derleme mi yapsam diye düşünüyordum. Sonra, fark ettim ki, üstat kendisi bizim için güzel bir derleme yapmış. Bu şiir üzerine belki ileride bir Henri Bergson ve zaman yazısı da çıkar ama, ben de ne içinde ne dışındayım bu zaman işinin artık, belirsizlik hüküm sürüyor o Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-87939408263090744292010-08-13T18:52:00.003+03:002010-08-13T18:58:09.955+03:00Türkiye'nin 12 Eylül'leriŞu günlerde halk oylamasına sunulan anayasa değişiklik paketi vesilesiyle tv ekranlarından internet sosyal ağlarına kadar her yerde 12 Eylül 1980 ağırlıklı olmak üzere "baskıcı rejim"lerimize dair tartışmalar almış başını yürüyor. Anayasa değişikliğinin içeriğinden bağımsız olarak bu, pek olumlu bir gelişmedir. Ben ise Türkiye'de milli burjuvazinin iktidara gelmesinden bile önceki baskıcılığına Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-79728285002109596512010-01-16T03:40:00.011+02:002010-01-16T03:59:07.611+02:00kino glaz - kino pravda Az önce Sovyet sinemasının ilk dönem eserlerinden biri olan "Kameralı Adam"ı izledim. Dziga Vertov'un yönettiği, "kino glaz" yani "sinema göz" akımının içinde yer alan deneysel bir film. Bununla birlikte 1920'lerde çekilmiş pek çok filmi barındıran "kino pravda" yani "sinema gerçek" serisine, bu akımın ve onun Dziga Vertov tarafından yazılan kino glaz manifestosunun Unknownnoreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-81143832719496970802010-01-13T22:56:00.008+02:002010-09-03T17:57:07.120+03:00[kitap] marksizm ve dil felsefesi "Herhangi bir ideolojik[*] ürün, herhangi bir fiziksel bedende, üretim aracında ya da tüketim ürününde olduğu gibi yalnızca gerçekliğin (doğal ya da toplumsal gerçekliğin) bir parçası olmakla kalmaz; fazladan olarak bu fenomenlerin tam tersine, kendi dışındaki bir gerçekliği yansıtır ve saptırır (refract). İdeolojik her şey gönderene sahiptir: Kendi dışındaki bir şeyleri Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-14375201296622056242010-01-10T23:13:00.014+02:002010-09-03T17:53:17.505+03:00Genel Eğitim Üzerine, Karl Marx, 1869 [Çeviri]Genel Eğitim Üzerine
Karl Marx, 1869
I Marx bu konuyla bağlantılı özgün bir sorunun olduğunu belirtti. Bir tarafta adam akıllı bir eğitim sistemi kurmak için toplumsal şartların değişmesi gereği dururken, diğer tarafta ise toplumsal şartları değiştirmek için adam akıllı bir eğitim sistemine ihtiyaç olduğu gereği durmakta; dolayısıyla, bulunduğumuz noktayı irdelemeliyiz.
&Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-57159851684996953112010-01-07T15:34:00.001+02:002010-01-07T15:34:57.580+02:00Rethinking Education as the Practice of Freedom Eleştirel Günlük'ün bir önceki yazıma yaptığı yorumda verdiği adresteki Henry Giroux'nun "Rethinking Education as the Practice of Freedom: Paulo Freire and the Promise of Critical Pedagogy" başlıklı yazısından çok önemli bulduğum iki farklı alıntı yapmak istiyorum. İlk kısım yazının içinde Stanley Aronowitz'e ait ayrı bir alıntıdan oluşmaktadır. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-11390007096237352152010-01-05T17:28:00.020+02:002010-01-06T04:49:07.205+02:00eğitimin yabancılaşmasıBu aralar önüme sıkça bu meseleler çıkıyor. Daha doğrusu kafamı kurcalayan pek çok meselenin altından çıkıyor demeliyim. Geçenlerde GE sağolsun şöyle güzel bir konuşma dinleme fırsatım oldu. Konuşmanın genelinde 19 yy. kapitalizminin "mekanik" mantığı olan "ödül-ceza" motivasyonunun insana ve amacına hiç de uygun olmadığını tekrarlıyor ve çözüm önerileri getiriyor. Zaten Deniz'le Unknownnoreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-59364209907137004492009-12-17T02:04:00.004+02:002009-12-17T02:07:41.445+02:00maxwell'den
For the evolution of science by societies the main requisite is the perfect freedom of communication between each member and anyone of the others who may act as a reagent.
The gaseous condition is exemplified in the soiree, where the members rush about confusedly, and the only communication is during a collision, which in some instances may be Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-32855901518663028572009-12-15T21:41:00.004+02:002009-12-15T21:49:17.330+02:00grip, kriz, en büyük hata (2) "Hunter-gatherers practiced the most successful and longest lasting lifestyle in human history. In contrast, we're still struggling with the mess into which agriculture has tumbled us, and it's unclear whether we can solve it. Suppose that an archaeologist who had visited us from outer space where trying to explain human history to his fellow spacelings. He might Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-65296964636665423712009-12-13T01:20:00.001+02:002009-12-13T01:23:51.069+02:00doğanın ve evrimin diyalektiği üzerine Engels'in 1876 yılında yazdığı ve esasında İşçinin Köleleştirilmesi isimli bir çalışmaya önsöz olarak düşündüğü ve daha sonra bu çalışma tamamlanmadığı için ayrı olarak Maymundan İnsana Geçişte Emeğin Rolü ismini verdiği bir makalesini okuyordum ve konunun Jared Diamond ile ilgili yazdığım yazıların konusuyla paralel olan ve çok anlaşılır ifadelerle yazılmış bir kısmını Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-18343805498257866022009-12-12T16:33:00.005+02:002009-12-12T16:52:32.379+02:00atom reaktörleriişler atom reaktörleri işler
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban
sabana koşulu eşekle kadın
toprağı sürerler toprak bir avuç
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-60898692843800721852009-12-08T20:49:00.002+02:002009-12-09T00:44:32.046+02:00grip, kriz, en büyük hata (1)Hastalıklar, savaşlar ve ekonomik buhranlar. İnsan kendini bildi bileli bu büyük olayların akışında sürükleniyormuş gibidir. İlk tahlilde hepsi bir diğerinden ayrık gözükür. Hepsi bireyler ve toplumlar üzerinde ayrı ayrı kendi trajedisini yaratır ve yaşatır çünkü. Küçük mavi gezegenimizde büyük hayallerimizi kovalarken bu trajedilerin ortasında kendimize "neden ben" diye sormuşluğumuz veya Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-71334850989225018812009-11-30T14:30:00.008+02:002009-11-30T20:43:53.957+02:00bir garip üçüncü şempanzeIntrospection and preserved writings give us far more insight into the ways of past humans than we have into the ways of past dinosaurs. For that reason, I'm optimistic that we can eventually arrive at convincing explanations for these broadest patterns of human history. [1]
Geçenlerde bir yazımda Jared Diamond'a atıfta bulunmuştum. Daha sonra birkaç farklı yerde de konusu açılınca Jared Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-15073767213811461392009-11-25T01:20:00.003+02:002009-11-25T01:27:19.691+02:00imagine "Imagination is more important than knowledge."
Albert Einstein
"...while I am certainly not asking you to close your eyes to the experiences of earlier generations, I want to advise you not to conform too soon and to resist the pressure of practical necessity. Free imagination is the inestimable prerogative of youth and it must be cherished and guarded as a treasure."
Felix Bloch
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-5178532556468666652009-11-23T23:42:00.003+02:002009-11-23T23:44:51.277+02:00savaş arabalarının kaldırdığı tozlar göze kaçarsaAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi [*] ve benzeri "devlet ideolojisi" derslerinin kulağımıza çaldığı tarihle de inkılapla da bağdaşmayan iflah olmaz vulgerlikte o meşhur dört tarafı düşmanlarla çevrililik ve jeopolitik önem söyleminden, romantik vatanseverliğin medeniyetin beşiği övünmesine kadar pek çok şey söylenir Küçük Asya ve Mezopotamya tarihi için. Övünç kaynağı saydığımız medeniyetlerin Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-9464904193430074472009-11-22T00:02:00.002+02:002009-11-22T00:05:24.813+02:00aynı fiziğe farklı yaklaşımlarMühendislik eğitimi alan birisi olarak en önemsediğim şeylerden birisi, kesinlikle sağlam bir temel fizik bilgisine sahip olmak ve üzerine alanımla ilgili fiziksel fenomenlere dair kendi anlayışımı inşa etmektir. Elbette matematik, kimya ve malzeme bilimi gibi önemli konularda da altyapılı olmak gerekli, ama bir elektronik mühendisi için fiziksel kavrayış olmadan hiçbirşeydir. Çünkü, bazı Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-82787248556075979022009-11-21T03:34:00.010+02:002009-11-21T03:46:54.482+02:00Leon Chua ve "kayıp eleman" üzerine2008 yılında HP İletişim ve Kuantum Sistemler Laboratuvarında Stanley Williams liderliğindeki bir araştırma ekibinin dünyaya duyurduğu gelişme elektronik ile ilgili pek çok kişide şaşkınlık ve heyecan uyandırdı. Memristor, yani memory resistor (hafızalı direnç) denilen, fiziksel cismi yeni teorik altyapısı eski bir eleman, katkılanmış Titanyumdioksit malzemelerin uygun bir geometride Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-975279402294442872009-11-19T19:59:00.004+02:002009-11-21T01:51:33.936+02:00aşağıda bi dolu yer var !
"Why cannot we write the entire 24 volumes of the Encyclopedia Brittanica on the head of a pin?" demişti Feynman ünlü konuşması "There is Plenty of Room at the Bottom"da. [*] Bu cümlede elbette ki yarıiletken elemanların küçük boyutlara indirilmesinden çok, Brittanica'nın tüm nüshalarının nano ölçekte materyal yüzeylerine yazılabileceğinden -yani matbaada kitap basar gibi- bahsediyorUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4280039351983305418.post-52197181544351715752009-11-11T20:07:00.013+02:002009-11-21T01:51:33.938+02:00kaval maval turna zurna
Antropoloji, pek çoğumuz için "ne idüğü belirsiz" bir bilim dalı. Hoş, benim için de çok bir farkı yok. Yalnızca biraz merakım var kendisine, biraz platonik ve gelgitli bir şekilde ilerliyor ilişkimiz. Antropoloji, bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere, ademoğlu bilimidir efendim. Kelimenin tam manasıyla, ademoğlunu onun başlangıcından itibaren tutup inceler.
Efendim lafı uzatmayalım. Antropoloji Unknownnoreply@blogger.com0