people

kino glaz - kino pravda

     Az önce Sovyet sinemasının ilk dönem eserlerinden biri olan "Kameralı Adam"ı izledim. Dziga Vertov'un yönettiği, "kino glaz" yani "sinema göz" akımının içinde yer alan deneysel bir film. Bununla birlikte 1920'lerde çekilmiş pek çok filmi barındıran "kino pravda" yani "sinema gerçek" serisine, bu akımın ve onun Dziga Vertov tarafından yazılan kino glaz manifestosunun önerdiği şekilde sinema setleri, tiyatro sahneleri, oyuncular, dublörler, makyajlar, ışıkçılar vs. olmadan, hayattan bazı kesitler (kimi zaman gizli kameralarla) çekip onu kurgusal bir montajdan geçirmek şeklinde bir anlayış egemendir. Bu anlayışı bir çeşit "konstrüktivizm" olarak tanımlayabiliriz. 
  
     Dziga Vertov'un manifestosundan maddeler alırsak:
  • Drama halkın afyonudur.
  • Kahrolsun beyaz perdenin ölümsüz kralları ve kraliçeleri. Yaşasın sıradan, günlük işlerin başındaki ölümlü insanlar !
  • Kahrolsun burjuva senaryoları !
  • Drama kapitalistlerin elinde ölümcül bir silahtır. Biz bu silahla devrimci günlük yaşamımızı sergileyerek silahı düşmanımızın elinden alacağız!
  • Modern drama da eski dünyanın bir artığı, devrimci gerçeğimizi eski şekillere sokma çabasıdır.
  • Kahrolsun günlük yaşamımızın tiyatroda sahnelenmesi. Bizi olduğumuz yerde yakalayıp çekin!
  • Senaryo üzerinde uydurulmuş bir masaldır. Biz kendi yaşamımızı yaşarken üzerimize biçilen görüntülere boyun eğmeyeceğiz!
  • Herkes kendi işini yapsın, başkasının işini engellemesin! Sinemacının işi bizi, işimizi engellemeyecek bir şekilde çekmektir.
  • Yaşasın proletaryanın devrimci sine-gözü!
Kinoglaz Eğitim Programı 1926 S.S.C.B

      Filmden aklımda kalan birkaç not olarak; kurgular muhteşem, biradan çıkan kameraman, kameranın üzerindeki kameraman, kameranın kendi başına yürümesi yol alması gibi stop-motion çekimler, enfes ! Sovyet sinemasında alıştığımız genel bir propaganda havası yok. Evsizleri, ağır işlerde çalışan işçileri, varlıklı hanımların bavulunu taşıyan işçi kadını, birahanedeki işçileri, kadın sporcuları vesaire göstermesi Vertov'un topluma bakış açısını yansıtıyor. Her ne kadar olduğu gibi yansıtma düşüncesi olsa da, kendi kafasında kadınlara, çocuklara ve işçilere beslediği sempati filmi bir "insan belgeseli"nden ayırıyor. Evlenme-boşanma, doğum-ölüm gibi hayatın ışıltılı ve karanlık yüzlerine değinen Vertov'un kimi zaman kendisinin kimi zaman diğer kameraman olan Mikhail Kaufmann'ın da insanları çekerken görmesi, hatta daha önce çekilen sahnelerin nasıl çekildiğinin gösterilmesi çok güzel detaylar.

     Tarihsel olarak gözlemlenen ise, Lenin'in kültleştirilmesi -daha Stalin kendisini tanrılaştırmaya cesaret edememiş 1929'da- ve sosyalizmin inşasının ancak yaygın demiryolları, modern fabrikalar, uçaklar vesaire gibi alanlarda görülüyor olması. Yani, evsizlik, kadın sorunu vs. hala bulunmakta ama Vertov'un bunları göstermekten çekinmiyor, bunun yanında kadın sorunundaki gelişmeleri de yansıtıyor. Ayrıca en çok dikkatimi çeken şeylerden birisi, 1929 yılında çekilmiş bu filmde "gamalı haç"a kurşun sıkan bir kızın bulunduğu sahneydi. Kurşun tam haçın üzerine geldikten sonra bir yazı açılıyor ve üzerinde "faşizmin babası" yazıyor. Bu da Hitler ile Stalin ortaktı geyikçileri için düşülmesi gereken tarihi bir not olarak kenarda dursun.
     Daha çok anlatmaktansa, aşağıda filmin 1996 yılında Michael Nyman tarafından yapılmış enfes müzikleri barındıran bir versiyonunu koyuyorum. Meraklıları için film hakkında yazılmış "Sinemada Konstrüktivizm" isimli kitabı da internet aramamda bulduğumu eklemeliyim -okumadım malesef-.



Paylaş

5 yorum:

Eleştirel Günlük dedi ki...

Cok guzel ve bilgilendiren bir yazi olmus. Sagolun. En cok da manifestoyu sevdim. Dramayi ise hic oyle dusunmemistim...

Eleştirel Günlük dedi ki...

Ben bi ara bi yorum birakmistim buraya. Ne oldu merak ettim dogrusu?

walter dedi ki...

kusura bakmayın, dalgın anıma gelmiş sanırım. yorumunuzu okumuş ve sevinmiştim, fakat onaylamayı unutmuşum.

Unknown dedi ki...

Desenize iyi ki hatirlatma gondermisim. Yoksa anlamsiz bir sansure kurban gittigimi dusunecektim :-)

walter dedi ki...

Evet :) Siz hatırlatınca dahi onaylamıştım diye düşünüyordum, meğer yorumu mailden okuyup kapatmışım öylece.

Yorum Gönder